25 Temmuz 2023 Salı

''Bir elçi olduğumu hissediyorum''

Tanrı'nın gerçek elçileri bir yorum, zan ve çıkarsama üzerine mi elçilik ilan ederler, öyle hissettikleri için mi bu ilanı yaparlar? ''Ey halkım! Ben elçi olduğumu hissediyorum'' gibi bir duyuru Tanrı'nın sisteminde var mı? Veya ''Ben elçi olduğumu hissediyorum, oldukça eminim, şimdi bana uyun demiyorum'' gibi bir duyuru Tanrı'nın sisteminde görülmüş müdür?


[26:106] Kardeşleri Nuh onlara dedi ki “Doğru kimseler olmaz mısınız?

[26:107] “Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

[26:108]  “TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin.


[26:124] Kardeşleri Hûd onlara dedi ki “Doğru kimseler olmaz mısınız? 

[26:125] “Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. 

[26:126] “TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin.


[26:142] Kardeşleri Salih onlara dedi ki “Doğru kimseler olmaz mısınız? 

[26:143] “Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. 

[26:144] “TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin.


[26:161] Kardeşleri Lut onlara dedi ki “Doğru kimseler olmaz mısınız? 

[26:162] “Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. 

[26:163] “TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin.


[26:177] Şuayb onlara dedi ki “Doğru kimseler olmaz mısınız? 

[26:178] “Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. 

[26:179] “TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin.


[43:46] Örneğin biz Musa’yı kanıtlarımızla Firavun’a ve onun kıdemlilerine gönderdik, “Ben kâinatın Rabbinden bir elçiyim” diye ilan ediyordu.


Hûd

[7:65] Ve Âd’a kardeşleri Hûd’u gönderdik. Dedi ki “Ey halkım! TANRI’ya tapın; sizin O’nun yanında başka bir tanrınız yoktur. O halde doğruluğu gözetecek misiniz?” 

[7:66] Halkından inkâr eden ileri gelenler dediler ki “Görüyoruz ki akılsızca davranıyorsun ve biz senin bir yalancı olduğunu düşünüyoruz.”

[7:67] O dedi ki “Ey halkım! Bende akılsızlık yok; Ben kâinatın Rabbinden bir elçiyim.


Tartışmalar sırasında, ''Berker sen bir elçi misin?'' sorusuna uzun süre yanıt vermekten kaçınan Berker'e en son Mehmet Kablama bıkıp, cevap şıklarını da kendisi yazıp şöyle soru sordu ve nihayet Berker'in ağzından bir laf alınabildi.






Peki, elçiler duyuru yaptıktan sonra ''ben size hemen gelin ve bana uyun demiyorum'' demişler mi?  Tanrı'nın sisteminde böyle bir belirsizlik ve kaos var mıdır? Yukarıda Tanrı'nın elçilerinin ne kadar net, açık konuştuklarını, apaçık bir mesajlarının olduğunu ve insanları bu mesaja itaate çağırdıklarını gördük. Sadece elçi olduğunu hisseden ve itaat beklemeyen bir elçi örneği gördünüz mü? 

[26:108]  “TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin. (Nuh)

[26:126] “TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin. (Hud)

[26:144] “TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin. (Salih)

[26:163] “TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin. (Lut)

[26:179] “TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin. (Şuayb)

[3:50] “Önceki kutsal yazıyıTevrat’ıdoğruluyorum ve size yüklenen belirli haramları kaldırıyorum. Size Rabbinizden yeterli kanıtla geliyorum. Bundan dolayı, TANRI’yı gözetin ve bana itaat edin. (İsa)

[43:63] İsa kanıtlarla gittiğinde dedi ki “Ben size hikmeti getiriyorum ve tartıştığınız bazı konuları açıklığa kavuşturuyorum. TANRI’ya derin saygı duyun ve bana itaat edin. (İsa)


90. Ve Harun onlara şöyle demişti, “Ey halkım! Bu sizin için bir testtir. Sizin tek Rabbiniz En Lütufkâr Olan’dır, öyle ise beni izleyin ve emirlerime itaat edin.” (Harun)


Elçilerin gönderilmelerinin YEGANE amacı ''kendilerine itaat edilmesidir.'' Bunun aksini söyleyen birisi elçi olabilir mi?


Kayıtsız-Şartsız Teslimiyet: Gerçek İmanlıların Özelliği

[4:64] Biz TANRI’nın iradesi ile kendisine itaat edilme amacı dışında hiçbir elçi göndermedik. Onlar ruhlarına kötülük ettiklerinde sana gelselerdi ve bağışlanma için TANRI’ya dua etselerdi ve elçi de bağışlanmaları için dua etseydi, TANRI’yı, Günahlardan Kurtaran, En Merhametli Olan olarak bulacaklardı.



Elbette bu ifşa olduktan, yani vahiy alınmadığı ortaya çıktıktan sonra, oluşturulan kapalı gruplarda artık bu boşluğun doldurulması gerekiyordu.  ''Elçiliğin kriterleri arasında yok'' gibi tevillerle kendilerini inandırıp yapılan hesaplamalar vahiy olarak adlandırıldı ve insanlar itaat etmeye başladı. Ancak bir kere vahiy alınmadığı, Tanrı'nın iradesiyle ifşa olmuş ve belgelenmişti.

Kuran'a göre, Tanrı'nın sisteminde, elçiler Tanrı'dan bizlere bilgi taşıma araçlarıdır. Bu bilgilerden bir tanesi de ''kendilerinin elçi olduğuna veya Kuran'da isimlerinin kodlandığına veya kastedilenin kendisi olduğuna dair'' BİLGİYİ bizlere iletirken ''vahiy'' almalıdırlar. Örneğin, Yasin suresinde belirtilen elçinin Reşad Halife olduğu bilgisinin bize taşınırken vahiy yoluyla taşınması örnek verilebilir.

Tanrı Bizimle Nasıl Haberleşir
[42:51] İnsanoğlu TANRI’yla, vahiy yoluyla veya bir bariyer arkasından veya O’nun irade ettiği şeyi vahyettiği bir elçi göndermesi dışında haberleşemez. O, Yüceler Yücesidir, Bilgeler Bilgesidir.

''Vahiy almadım ama bekliyorum, Cebrail'den görev getirmesini bekliyorum'' diyerek daha böyle bir görev almadığı ifşa olan ve ''elçi olduğunu hisseden'' birisinin ''elçilik ilanı'' Tanrı'nın sisteminde var mıdır? Rabbimizin sistemi kesin ve net değil midir?

Dahası ''kesin vahiy alacak'' gibi söylemlerle bir adım ileriye gidip Tanrı adına konuşmak, zan ve tahminde bulunmak örneği görülmüş bir şey midir?

Aşağıda bazı müminlerin Tanrı hakkında konuşurken olan tavırlarına ve derin saygılarına bazı örnekler vereceğim.

Yakın zamanda gelen Reşad Halife, onca kanıta rağmen Cebrail gelince ''Tanrı adına emin olmalıyım'' derin saygı ve dikkatini gösterdi. ''Sen elçisin'' diyen Cebrail'e  Meryem'in gösterdiği tavrı gösterdi, çünkü Tanrı adına bir şey söylemeden önce tam emin olmalıydı. Tanrı bununla bize bir şeyler öğretiyor olabilir mi? Meryem onlarca mucizeye tanık olmasına rağmen, Cebrail gelince ''Şeytan olabilirsin'' temkininde bulunup yine Tanrı'ya zan ve tahmin atfetmeme sınırını koruyup derin saygıyı muhafaza etti mi? Peki Tanrı, Meryem'in tavrı ile bize ne öğretmektedir sizce?

Üç yıl boyunca kendi ismini, aile bireylerinin ismini ve yakın bir arkadaşının ismini Kuran'dan arama cüreti gösteren birisinin tavrı ile yukarıdaki tavırlar aynı mıdır? Tanrı'ya derin saygı duyan birisi bunu nasıl yapabilir? ''Ben ego olur diye ismimi arayamadım'' diye bir mümin tavrı var mıdır burada?

Diyelim ki, bulunan her şey doğru ve gerçek olsun, ''seni kastettiği ne malum?'' sorusu sorulması gereken bir sorudur. Bunlar 10 yıl sonra gelen birine ait ''veriler'' ise? Kaldı ki, keyfilikler çokça, apaçıklık ve dizçöktürücülük yok.

Peki bu Tanrı'ya zan ve çıkarsama ile, keyfiliklerle dolu durumun meyveleri neler?  ''Siz tebliği bırakın, boşuna uğraşmayın, oturun bir köşede tövbe edin'' diyen son ürünler oluştu. Teslim Olanların tebliğde en yoğun olduğu dönemde, onları kapalı bir grup haline getirilmesi, kendi tebliğ yapma tenezzülünü göstermeyen sözde elçinin takipçilerinin geldiği son durum size bu işin rahmani mi, şeytani mi olduğu konusunda fikir verecektir.

Duman (azap) gelmesi için mesajın tüm dünyaya ulaşması gerekmiyor mu? Reşad Halife'nin mesajı daha dünya tarafından duyulmadan, mesaj tam olarak insanlara ulaşmadan veya ulaşmaya başlamışken, üstelik elçilerin tüm dünyaya duyuru görevi varken, kapalı kapılar arkasında durmayı tercih eden, teslim olanların tebliğ yapma ve duyurma şevkini kırmaya çalışan bir oluşum ilahi midir, şeytani midir?

Öyle hissediyorum ki, Şeytan aynı metodu kullanıyor: Elçi olduğunu sadece hisseden, kesin bir bilgiye sahip olmayan ''Ben de bir elçi olabilirim belki'' deyip teslim olanları, Tanrı uğrunda gece gündüz çaba göstermek varken suni bir gündemin içine sokmak, ''hele bir bakın, deneyin, ben elçi miyim acaba'' demek ilahi midir, şeytanî midir?

17 Haziran 2023 Cumartesi

Berker Yörgüç'ün Elçilik İddiası ile Alakalı Soruya Cevap

İskender merhaba,

Teslimiyet olarak sizin ve sizden ayrılmış olan guruplarla geçen ay tanıştım.
Berker ile farklı düşündüğünüzü duydum.
Berker Yörgüç ün delillerini sanırım kabul etmemişsiniz. Özel değilse bu konuda fikrini öğrenebilir miyim?

Ben kendimi algılama olarak normal bir insan olarak görüyorum ve Berker Yörgüç ün sunduğu delilleri kabul ettim. Bu kadar tesadüfün bu kadar bir araya geleceğinin imkansız olduğuna kanaat getirdim.

Bu konuda görüşünü paylaşırsan merakımı giderim.
neden merak ediyorum çünkü videolarından yola çıkarak aklı başında bir kimsesin ve görüşlerin önemli.
 
saygılarımla.


---------------------------
Yukarıdaki soruya maille aşağıdaki cevap verildi. [1], [2] gibi sayılar mailin sonuna eklenen referansları ifade eder. Referanslar maile dahil edilmemiş olup sonradan eklendi. Lütfen aşağıdaki referansları da okuyunuz. Bu mailleşmeden sonra yukarıda soruyu soran kişi bu inancından vazgeçti.


Merhaba,

Bana göre bu aşamada Berker Yörgüç'ün elçilik iddiasını kabul edenlerin ''Elçilik kurumunu'' tam anlamadığını düşünüyorum. Gerekçeleri şunlar:

Tanrı insanoğluyla 3 yolla iletişim kurar. Eğer bir elçi göndermeyi seçerse ''elçiye vahyetmek mekanizmasını'' kullanır. Bizler Tanrı ile elçilik kurumu yoluyla iletişim kurmak istersek, ''elçiye vahyedilenler'' yoluyla iletişim kurarız.

Tanrı Bizimle Nasıl Haberleşir
[42:51] İnsanoğlu TANRI’yla, vahiy yoluyla veya bir bariyer arkasından veya O’nun irade ettiği şeyi vahyettiği bir elçi göndermesi dışında haberleşemez. O, Yüceler Yücesidir, Bilgeler Bilgesidir.


Elçiliğin 3 kriteri mevcut

(a) Bir mucize/kanıt/işaret ile gelmesi (b) Yalnızca Tanrı'ya çağırması (c) Kimseden bu iş için ücret istememesi. [1]

Elçi olan kişi, üç kriteri ''aldığı elçilik görevini'' ispatlamak için kullanır. Ancak Berker en baştan elçilik görevi ile alakalı bir vahiy ile bir görevlendirme almadığını söyledi. Üç yıldır kendi ismi üzerinde yaptığı hesaplamalar üzerinden ''bunlara bakılırsa ben kesin elçi olduğumu görüyorum'' gibi bir ''çıkarsama'' üzerinden bir iddia oluşturdu. [2] Dolayısıyla bu 3 kriter bağlamından ve amacından koparıldı, araç değil amaç haline getirildi. Yani kısacası Tanrı tarafından verilen bir görev yok, bir çıkarsama var ve bu çıkarsama Tanrı'ya atfediliyor. Ancak Kuran'daki elçilik duyurularına baktığımız zaman ''Ben Kainatın Rabbinden bir elçiyim'' (26:107, 125, 143, 162, 178)  şeklinde Tanrı'dan direkt bir görevlendirme alındığını görüyoruz. Berker asla buna emin değildi. Ancak sonradan yapılan hesaplamaların bir vahiy olduğu söylendi. Bunların aslında bir elçilik görevlendirmesi anlamına gelen bir vahiy olduğu yeni çıkarsaması yapıldı. O neden şu ayeti dikkatine çekiyorum. Başta vahiy almadığını söyledi, sonra kurulan kapalı grupta bunların bir vahiy olduğu çıkarsaması yapıldı.

Sahte Elçiler Kınandı
[6:93] Yalanlar uydurup onları TANRI’ya atfedenden veya kendisine öyle bir vahiy verilmemişken “Ben ilahi vahiy aldım” diyenden veya “Ben TANRI’nın vahiylerinin aynısını yazabilirim” diyenden daha fena kimdir? Keşke o haddi aşanları ölüm anında görebilseydin! Melekler şöyle söyleyerek ellerini onlara uzatırlar: “Bırakın ruhlarınızı. TANRI hakkında gerçek olmayan şeyler söylediğiniz ve O’nun vahiylerini kabul etmeyecek kadar kibirli olduğunuz için bugün utanç verici bir azabı üzerinize çektiniz.

Bana göre bilinen üç kriteri sağlamıyor, şöyle ki;

1. Kanıt diye ortaya atılan şeylerin matematiksel kanıt olması için önceki Elçi Reşad Halife'ye göre 2 özellik taşıması gerekir. (a) Apaçık Olması (b) Diz Çöktüren Olması. [3] Bu iki özelliği sunulan ve kanıt denilen hesaplamalarda göremiyorum. Çünkü isim ve soy isim harfleri üzerinde birçok spekülasyon var. İsminin ''elifli'' yazılıp yazılmaması, Ö, Ç ve G harflerinin Arapça karşılıklarının tartışmalı olması. Bunlar dünyayı diz çöktürme ve apaçık olma özelliğine sahip olma kriterini çiğniyor. Ayrıca kendi seçtikleri aralıklarda, Tanrı'nın vermediği ama kendi oluşturdukları hipotez üzerine hesaplama yapıyorlar. Bu da ''apaçıklık ve diz çöktürücülük'' kriterini [3] ihlal ediyor. Bunun yanı sıra, ''hangisi tutarsa'' mantığı ile kimi zaman ismin harfleri, kimi zaman isim ve soyismi oluşturan harfler, kimi zaman tüm harfler, kimi zaman Reşad Halife harfleri ile birlikte, kimi zaman başka şeyler.... dahil ediliyor. Yine bu da ''apaçıklık ve diz çöktürücülük'' kriterini [3] ihlal ediyor.

2. Ortada bir mesaj yok. Yalnızca Tanrı'ya çağırma mesajı yok. Büyük Duyuru Günü diye ilan ettikleri ve 1400 yıl önceden ayarlanmış olduğunu iddia ettikleri 12 Mayıs 2023 tarihinde Berker ortada yoktu. Bir videosu bile yoktu. Sadece her zaman yayınladıkları PDF dosyası ve birkaç İnstagram hesabından yayınladıkları birkaç resim vardı. O dokümanda ''Sadece Berker'' mesajı vardı. ''Sadece Tanrı'' mesajı yoktu. Baştan sona bakın. Tanrı'nın gerçek elçileri daima ''Yalnızca Tanrı'ya'' çağırırlar. Anca sahte elçiler daima kendilerine çağırırlar. Dolayısıyla elçiliğin ikinci kriteri de yok.

O nedenle böyle bir durumu Tanrı'ya atfetmem nasıl mümkün olabilir? Rabbimden korkarım.

Ayrıca sahteliğin bazı ipuçları da var.

1) ''Önce vahiy almadım. Cebrail'i görevlendirme için bekliyorum'' dedi. Tüm bu yazışmaların ekran kayıtları var. Gruptan ayrılıp kapalı bir grup kurduktan sonra birbirlerini ''elçiliğin kriterleri arasında vahiy almak yazmıyor, böyle bir görevlendirme vahyine gerek yok'' diye kendilerini inandırdılar. Sonra zaten bu hesaplar birer vahiydir dediler. Zamanla böyle tutarsız ve garip bir evrimleşme oldu. Bu ilginç evrimleşmelere başka örnekleri de şöyle devam ettireyim.

2) Önce ''Sad harfi zikri temsil ediyor, Sad büyüyecek ve matematiksel kodu doğrulayan matematiksel kod olacak'' dedi. Bunu Sad harfi için söylediler. Sonra isim ve soy ismin harflerine zikrin harfleri diyerek döndüler. Burada bir fikir değişikliği ve apaçık bir çelişki var. Yani Sad ile ilgili veri bulamayınca ve birçok parametre bulma ihtimali olan geniş bir yelpaze zemini oluşunca böyle bir evrimleşme yaşadığına inanıyorum.

Örneğin 6.12.2022 mesajı: ''Bütün bunlar olurken, kanıtlar çıkarken, Sad büyürken bir yandan da dünyaya çarpacak olan meteor dünyaya yaklaşmaya devam ediyor.''

3) 21:24 ayetinde Reşad Halife bir Zikr kelimesini ''Mesaj'' diğer Zikr kelimesini ''Mesajlar'' diye çevirmiş. Açıkça görülüyor ki tekil olan Zikr kelimesi matematiksel kodu, diğeri ise önceki kitapları kastediyor. Ancak Berker'e göre ''matematiksel kodu (tekil) doğrulayan matematiksel kod (tekil)'' anlamına geliyor. Ben bunu Berker'e sorunca duraksayıp ''Sad mucizesi önceki matematiksel KODLARI doğrulayacak, mesela çift ve tek de var'' demişti. Ancak bu ayet onları doğrulamak yerine onların iddiaları ile çelişiyor. Hatta Reşad Halife eklerde bunun önceki kutsal yazıları kastettiğini direkt olarak söylüyor. Elçiler birbirleri ile çelişmez. Mutlaka sonraki elçi bir öncekini doğrular.

[21:24] O’nun yanında başka tanrılar mı bulmuşlar? De ki, “Bana kanıtınızı gösterin. Bu, benim neslime olan mesajdır [TEKİL] , önceki tüm mesajları [ÇOĞUL] tamamına erdirir.” Doğrusu, onların çoğu gerçeği tanımaz; bu kadar saldırgan olmalarının sebebi budur.

4) Şair ifadeleri Kuran'da bir suçlamadır. Bunlar tutarlı bir şekilde Muhammed Peygamber için kullanılıyor. Berker bir şair zaten. İnsanlar neden onu bununla suçlasın? Hatta ''O bir şair değil'' ifadesi geçen ayeti dahi ona yoruyorlar. Burada da apaçık bir çelişki var.

Kısacası benim açımdan sundukları şeylerin ''kanıt'' kategorisine girmemesinin nedeni ''apaçıklık ve diz çöktürücülük'' kriterlerini [3] karşılamaması, Yalnızca Tanrı mesajı değil, Berker Yörgüç mesajının olması ve açık çelişkilerin olmasından dolayı şu anda bu iddianın doğru olmadığına inanıyorum.

Tanrı doğru yolda rehberlik etsin.

Esenlikler

İskender
Editör Ekibinden


Referanslar

[1] Reşad Halife, Kuran: Son Ahit, Ek 2

[2] Aşağıdaki mesajlaşmalar Berker Yörgüç'ün elçilik iddiası kendi iradesi dışında umuma ifşa olduktan sonra kendisine sorulan ''Sen Tanrı'nın elçi misin?'' sorusuna verdiği yanıtın ekran fotoğrafıdır.


Kendisine sürekli ''Sen bir elçi misin?, Sen Allah'ın Elçisi misin?'' sorularına net bir yanıt veremeyen, bazı hesaplamalara ve ayet yorumlarına dayanarak, ''Böyle anlıyorum veya bana göre böyle'' diyerek Tanrı'ya bir çıkarsama veya zan atfetmenin olduğunu aşağıdaki ilgili tarihlerde olan WhatsApp tartışma mesajlaşmalarını da koyuyorum.











[3] 16. Ses kaydının 29. dakikasında, Antlaşma Elçisi gerçek elçilerin nasıl tanınacağı konusunu belirtiyor. Kriterin altını çiziyor. Ancak kendi belirledikleri aralıklarda, üzerinde şaibe olan harf seçimlerinde ve geniş bir yelpazede aramak aşağıdaki kriterlere uyuyor mu, kendiniz karar verin. 

Önce İngilizcesini yazıyorum, altına da çevirisini ekliyorum. Lütfen kırmızı ile işaretlenen yere dikkat edin.

29: 45dk: God's proofs are always clear and overwhelming as we are experiencing right here. Mathematical Miracle of the Quran, as you wil see I'm writing in Appendix 1 is just overwhelming. I'm here using just the word God as an example. And this alone is enough to prove that this is not human-made. Because the word God.... He we are in 20th century, using computers and we are sophisticated, educated people. Three of us, Lisa, Emily and myself. We are working in these numbers. The number of the word God. We are not writing them. We are not inventing anything. We are just counting them, keeping track of them. And you have no idea how many mistakes we made. Computers and all.... So, the Nexus appreciates the miracle even more. I was typing the number, 2492, for example. And I switched the 9 into 2, making 2429. So, I was off by number 70. And theere are many examples where it was off by one or two. But the Quran is perfect. 2698 of them, that is 19x142. And if you take the verses wherever you see the word God, for example in this page, verse 1, 2, 4, 6, 7, 8 and 9. You take these numbers in the whole Quran, wherever you see the word God, add them up, the total is 118123 which is also a multiple of 19. And this will be printed in the last page of the Quran. This alone proves that this is not human-made. I just don't see how they will face God on the day of Judgement. People will look at this and still reject it. I'm just want to emphasize the word ''clear proof''. So clear. Muhammed could not do this. How would he keep track the word God in the Quran, without computers, when we made mistakes. And it is already in front of us.


ÇEVİRİSİ:

Tam da burada, bu camide tecrübe ettiğimiz gibi Tanrı'nın kanıtları her zaman apaçık ve karşı konulmaz/diz çöktürücüdür. Kuran'ın Matematiksel Mucizesi, Ek1'de göreceğiniz üzere şuan yazıyorum, tam olarak karşı konulmaz/diz çöktürücüdür. Ben burada, bir örnek olarak sadece ''Tanrı'' kelimesini kullanıyorum. Ve tek başına bu, bunun insan-yapımı olmadığını ispatlamaya yeterdir. Çünkü Tanrı kelimesi.... O, 20. yüzyıldayız, bilgisayar kullanıyoruz ve sofistike, eğitimli insanlarız. Üçümüz, Lisa, Emily ve ben. Bu rakamlarla çalışıyoruz. Tanrı kelimesinin sayısı. Onları yazmıyoruz. Hiçbir şey icat etmiyoruz. Biz sadece sayıyoruz, takip ediyoruz. Ve ne kadar hata yaptığımız hakkında hiçbir fikriniz yok. Bilgisayarlar ve hepsi... Yani, Nexus mucizeyi daha çok takdir ediyor. Örneğin, 2492 numarasını yazıyordum. Ve 9'u 2'ye çevirerek 2429 yaptım. Yani, 70 numarayla yanıldım. Ama Kuran mükemmeldir. 2698 tanesi, yani 19x142. Ve ayetleri Tanrı kelimesini gördüğünüz her yerde alırsanız, örneğin bu sayfadaki 1, 2, 4, 6, 7, 8 ve 9. ayetler. Tüm Kuran'da, Tanrı kelimesini gördüğünüz her yerde bu sayıları alırsınız, toplayınca 118123 oluyor ki bu da 19'un katıdır. Ve bu, Kuran'ın son sayfasına yazdırılacaktır. Bu tek başına bunun insan yapımı olmadığını kanıtlıyor. Kıyamet gününde Allah'ın karşısına nasıl çıkacaklarını anlamıyorum. İnsanlar buna bakacak ve yine de reddedecek. Sadece ''açık delil'' sözünün altını çizmek istiyorum. Çok açık. Muhammed bunu yapamadı. Biz hata yaparken o Kuran'daki Allah kelimesinin izini bilgisayar olmadan nasıl takip edecekti. Ve halihazırda gözlerimizin önünde.


17 Şubat 2023 Cuma

15:28 ve 38:71, Balçık ve Matematiksel Mucize (qavmi lut ve bekke özelliğinde 2 keşif)

Keşif: Osman Hayta, Alper Yıldız ve Ahmet Cem Şen


EK-1 ‘den alıntıyla;

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kuran’ın matematiksel kompozisyonunun belirtileri ortaya çıkmaya başlamıştı. Örneğin, Lut’u inkâr eden insanlardan 50:13’te bahsedildiği ve Kuran’da 13 kez geçtiği—7:80; 11:70, 74, 89; 21:74; 22:43; 26:160; 27:54, 56; 29:28; 38:13; 50:13 ve 54:33—gözlemlendi. Tutarlı bir şekilde onlardan “Qavm” olarak bahsedilir, “İhvan” olarak söz edildikleri Q-başlangıçlı Sure 50’deki tek istisna hariç. Belli ki eğer her zamanki Q-içeren kelime olan “Qavm” kullanılsaydı, Sure 50’deki “Q” sayısı 58 olacaktı ve tüm bu olgu ortadan kalkacaktı. Matematiğin geçerliliği kabul edilmiş mutlak kesinliği nedeniyle, tek bir harfin değişikliği sistemi yok eder.

Konu ile ilgili bir başka örnek ise, Mekke’ye 3:96’da şu şekilde referans verilmesidir: “Bek­ke”! Meşhur şehrin bu tuhaf yazımı, yüzyıllarca İslam âlimlerini şaşırtmıştı. Mekke, Kuran’da 48:24’te doğru bir şekilde yazılmasına rağmen, “M” harfi 3:96’da “B” harfiyle değiştirilmiştir. Anlaşıldı ki Sure 3, M-başlangıçlı suredir ve eğer “Mekke” 3:96’da doğru olarak yazılsaydı, “M” harfinin sayısı Kuran’ın kodundan ayrılmış olacaktı.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Elif Lam Ra Başlangıç Harfli 15 nci Surenin 28 nci Ayeti;

15:28 Rabbin meleklere dedi ki “Ben, çömlekçi çamuruna benzer yıllanmış balçıktan bir insanoğlu yaratıyorum.

Ve-iż kâle rabbuke lilmelâ-iketi innî ḣâlikun beşeran min salsâlin min hame-in mesnûn(in)

Sad Başlangıç Harfli 38 nci Surenin 71 nci Ayeti

38:71 Rabbin meleklere dedi ki “Ben balçıktan bir insan yaratıyorum.

İż kâle rabbuke lilmelâ-iketi innî ḣâlikun beşeran min tîn(in)

İlk ayetin sonundaki 3 kelime ve ikinci ayetin sonundaki son kelime dışında, birebir aynı iki ayet.

15 nci surenin 29 ve 30 ile 38 nci surenin 72 ve 73 ayetleri, harfi harfine birebir aynı iken, anlam olarak çok yakın olan 15:28&38:71 ayet çiftinde küçük bir farklılık göze çarpıyor. Bu “Balçık” ve “çömlekçi çamuruna benzer yıllanmış balçık” ifadesi dışında birebir aynı olan ayet çifti de, devam eden iki ayet gibi birebir aynı yazılabilirdi. Ancak küçük bir fark görüyoruz. Bu farklılığı irdeleyecek olursak;

38:71 de “tin” yerine  salsâlin min hame-in mesnûn” kullanılmış olsa;

Sad başlangıçlı 7 19 ve 38 nci surelerdeki toplam sad harfi sayısı 2 adet fazla olurdu.

19’un tam katı olan, tüm kur’an içindeki toplam sad harfi sayısı da aynı şekilde 2 adet fazla olurdu. (2071)

15:28 de “salsâlin min hame-in mesnûn” yerine tin” kullanılmış olsa;

Elif Lam Ra başlangıçlı 10 11 12 14 ve 15 nci surelerdeki toplam lam harfi 2 eksik olurdu.

19’un tam katı olan, tüm kur’an içindeki toplam lam harfi sayısı da aynı şekilde 2 adet eksik olurdu. (38532)

Bu iki ayetin;

Kuran ayet numaraları (sıra numarası veya kur’an’ın başından itibaren bulunduğu sıra)

1828 + 4039 = 5867

Ayetlerin toplam ebced (sayısal) değerleri

3194 + 2673 = 5867

 

Sure Numaraları  + Ayet Numaraları

15 + 28

38 + 71 

= 152 = 19 x 8

 

15:28 ayetini oluşturan harflerin ebced değerlerinin rakamları toplamı

5+4+8+6+7+4+6+3+9+2+4+3+2+7+5+3+2 = 80

38:71 ayetini oluşturan harflerin ebced değerlerinin rakamları toplamı

5+4+6+7+4+3+9+2+4+6+8+6+5+3 = 72

80+72=152

 

Sure ayet numaralarının rakamları toplamı

1+5+2+8+3+8+7+1= 35

Ebced toplamının rakamları toplamı

3+1+9+4+2+6+7+3= 35


 


 

Bu iki ayette hiçbir matematiksel zorunluluk olmamasına rağmen üç adet eşitlik görüyoruz.

1 – kur’an ayet numaraları toplamı ve ebced toplamı eşitliği                    5867

2 – sure + ayet numarları toplamı ve ebced rakam toplamı eşitliği                      152

3 - sure + ayet rakam toplamları ve toplam ebced rakam toplamı eşitliği            35


24 Ocak 2023 Salı

Başlangıç Harfli 2. ve 46. Surelerdeki Bilinçli Tasarım

 Yazar: Alper Yıldız


EK-1 ‘den alıntıyla;

 -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kuran’ın matematiksel kompozisyonunun belirtileri ortaya çıkmaya başlamıştı. Örneğin, Lut’u inkâr eden insanlardan 50:13’te bahsedildiği ve Kuran’da 13 kez geçtiği—7:80; 11:70, 74, 89; 21:74; 22:43; 26:160; 27:54, 56; 29:28; 38:13; 50:13 ve 54:33—gözlemlendi. Tutarlı bir şekilde onlardan “Qavm” olarak bahsedilir, “İhvan” olarak söz edildikleri Q-başlangıçlı Sure 50’deki tek istisna hariç. Belli ki eğer her zamanki Q-içeren kelime olan “Qavm” kullanılsaydı, Sure 50’deki “Q” sayısı 58 olacaktı ve tüm bu olgu ortadan kalkacaktı. Matematiğin geçerliliği kabul edilmiş mutlak kesinliği nedeniyle, tek bir harfin değişikliği sistemi yok eder.

Konu ile ilgili bir başka örnek ise, Mekke’ye 3:96’da şu şekilde referans verilmesidir: “Bek­ke”! Meşhur şehrin bu tuhaf yazımı, yüzyıllarca İslam âlimlerini şaşırtmıştı. Mekke, Kuran’da 48:24’te doğru bir şekilde yazılmasına rağmen, “M” harfi 3:96’da “B” harfiyle değiştirilmiştir. Anlaşıldı ki Sure 3, M-başlangıçlı suredir ve eğer “Mekke” 3:96’da doğru olarak yazılsaydı, “M” harfinin sayısı Kuran’ın kodundan ayrılmış olacaktı.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 2. Surenin 62. Ayeti;

Şüphesiz, iman edenlerden, Yahudi olan­lardan, Hristiyanlardan ve başka dine dön­müş olanlardan; her kim

(1) TANRI’ya iman eder ve

(2) Son Gün’e iman eder ve

(3) doğru bir hayat sürerse, mükâfatlarını Rablerinden alacaklardır. Onların korkacakları hiçbir şey yoktur, onlar üzülmeye­cekler de.

 

5. Surenin 69. Ayeti;

Şüphesiz, iman edenlerden, Yahudi olan­lardan, başka dine dönmüş olanlardan ve Hristiyanlardan; her kim

(1) TANRI’ya iman eder,

(2) Son Gün’e iman eder ve

(3) doğru bir hayat sürerse onların korkacak­ları hiçbir şey yoktur, onlar üzülmeyecek­ler de.

 

Düve (Bakara) olarak bildiğimiz 2 nci sure, hurufu mukatta (kesik harfler) başlangıçlı ilk suredir. Elif Lam Mim başlangıçlı bu surenin, 62 nci ayeti, başlangıç harfi bulunmayan Ziyafet (El Maide) başlıklı 5 nci Suredeki 69 ncu ayeti ile büyük ölçüde benzerlik göstermektedir.

 

Dikkatle bakılmazsa birebir aynı olduğu düşünülebilen bu iki ayet arasında, mükâfatlarını Rablerinden alacaklardır” (felehum ecruhum ‘inde rabbihim)  cümlesinin, 2 nci surede ilave olarak bulunduğu görülecektir. Bu ifadede, 2 nci surenin başında bulunan elif lam mim başlangıç harfleri; sırasıyla 1;1;3 defa bulunmaktadır.

 

Bu ifade, 2. surede yer almasaydı;

 


 

4502 yerine 4501

3202 yerine 3201

2195 yerine 2192  defa bulunacaktı. 9899 (19x521) değerini veren sonuç ile birlikte, 6 surenin tamamı esas alınarak ulaşılan 19874 (19x1046) sayısı da elde edilemeyecekti.

 

Büyük ölçüde benzerlik gösteren iki ayetin bir örneği daha bulunuyor. 27:19 ve 46:15 ayetleri.

 

27 nci sure Ta Sin başlangıçlı bir suredir ve bu surenin 19 ncu ayetinde Süleyman peygamberin duası tırnak içerisinde şöyle ifade ediliyor.

 

27:19 …. “Rabbim! Beni, bana ve ana-babama ih­san ettiğin nimetlere minnettar olmaya ve Seni memnun edecek doğru işler yapmaya yönelt. Rahmetinle beni doğru kullarının topluluğuna kabul et

 

46 ncı Ha Mim başlangıçlı bir suredir ve bu surenin 15 nci ayetinde, 40 olgunluk-karar yaşı açıklanıyor ve 40 yaşına varınca yapmamız beklenen dua yine tırnak içerisinde şöyle ifade ediliyor;

 

46:15 …. “Rabbim! Beni, bana ve ana-babama ihsan ettiğin nimetlere minnettar olmaya ve Seni memnun edecek doğru işler yapmaya yönelt. Evlatlarım da doğru kimseler olsun. Ben Sana tövbe et­tim; ben bir teslim olanım

 

Bu iki ayetin farklı kısımlarının Arapçasının latin harfleri ile gösterimi şöyle;

27:19; veedḣilnî birahmetike fî ‘ibâdike-ssâlihîn

46:15; ve aslih lî fîżurriyyetî innî tubtu ileyke ve-innî mine-lmuslimîn

 

Ta Sin Ha Mim harflerinin farklı kısımlardaki sayımları

 

27:19 için;      

46:15 için;

ha        :1

ha        :2

mim    :3

mim    :1

ta         :0

ta         :0

sin       :1

sin       :0

           

Süleyman peygamber, 46:15 deki şekliyle dua etmiş olsa,

 

Tabloda 27 nci surenin bulunduğu satırdaki 94 sayısı 93 olacak, 1767 (19x93) sayısına ulaşılamayacaktı.

 



Veya 46:15 ayetinde, Süleyman peygamberin yapmış olduğu şekliyle dua etmemiz emredilseydi;

 



36 adet bulunan ha 35, 225 adet bulunan mim 227 olacaktı ve 7 sureyi kapsayan sistem tamamen bozulmuş olacak, 2147 (19x113) sayısı elde edilemeyecekti.

 

Doğrusunu Rabbimiz bilir.