Edip Yüksel ile videosunun altındaki bir tartışmam

Edip Yüksel’in ''Edip Yüksel (T) 4:34 Ayetiyle Kadınları Dövenler! Meallerdeki Hatalar'' videosunun altında geçen tartışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.



#####################################
İskender Durmaz:

Peki direkt vurma eyleminin anlatıldığı bu iki ayeti neden görmezden geliyorsunuz?

[8:50] Ve lev terâ iz yeteveffellezîne keferûl melâiketu yadrıbûne vucûhehum ve edbârahum, ve zûkû azâbel harîk(harîkı).
yadribûne : vururlar

[47:27] Fe keyfe izâ teveffethumul melâiketu yadribûne vucûhehum ve edbârahum.
yadribûne : vururlar

Şimdi de size Allah'ın yetkilendirdiği anlamı yazıyorum:

-------------------------------------------------
Eşlerinizi Dövmeyin*

[4:34] Erkekler kadınlardan sorumlu tutulmuştur, ** ve ALLAH onlara belirli nitelikler sağlamıştır ve onları ev geçimini temin eden kişiler yaptı. Erdemli kadınlar bu düzenlemeyi ALLAH’ın emri olduğundan dolayı içten gelerek kabul edeceklerdir ve kocalarını yokluklarında onurlandıracaklardır. Kadınlardan asilik görüldüğü zaman, önce onlarla konuşun, sonra onları yatakta terk etmek (gibi negatif teşvikleri kullanabilirsiniz), sonra onları (son bir alternatif olarak) dövebilirsiniz. Eğer size itaat ederlerse onlara karşı sınırı aşmanız size yasaktır. ALLAH En Yücedir, Büyüktür.

* 4: 34 Allah, eş-dövmeyi, en iyi psikolojik yaklaşımı kullanarak yasaklar. Örneğin, ben sizin Market X'te alışveriş yapmanızı istemiyorsam, size Market Y, sonra Market Z, daha sonra son çare olarak Market X'te alışveriş yapmanızı söylerim. Bu, sizi aşağılamadan, en etkin şekilde Market X’ten alışveriş yapmaktan alıkoyacaktır. Benzer şekilde, Allah eş-dayağı için alternatifler sunar; önce onu ikna etmek, sonra bazı negatif teşvikler uygulamak. Hatırlayın, bu surenin teması kadın haklarını savunuyor ve yaygın kadın zulmüne karşı koyuyor. Bu surenin ayetlerinin herhangi bir yorumu kadınların lehine olmalıdır. Bu surenin teması ‘’kadınların korunması’’ dır.

** 4: 34 Bu ifade basitçe Allah’ın kocayı ‘’geminin kaptanı’’ olarak atadığı anlamına gelir. Evlilik bir gemi gibidir ve kaptan kendi görevlileri ile gereken istişarede bulunulduktan sonra gemiyi çalıştırır.

Kuran Son Ahit: Yetkilendirilmiş İngilizce Versiyon
Allah'ın Misak Elçisi
Dr. Rashad Khalifa

#################################
Edip Yuksel
Meleklerin can almasıyla ilgili ayetleri yanlış anlamışsın sanırım. Orada ölüm anını yaşayan zalimlerin kendi "yüzlerine ve arkalarına vurduklarını" yani pişman olduklarını bildirir. Allah'ın yetiklendirdiği anlam? Reşad'a tapanların çarpıttığı bir ifade... Burada o münafıklarla çok tartıştım ve ifşa ettim. Sanırım sen de onlara takılmışsın. İnşallah Reşad'ı vefatından sonra ilahlaştıran münafıkları işfa ettiğim o makaleleri Türkçe'ye çevirip yayınlayacağız. Selam.

################################

Enes Karakaş
Edip abi herşeye böyle gönülden yanıt yazmanız çok güzel bir şey ya, Allah'ın sevgisi kalbinizi doldursun inşallah!
Ek olarak kitabınızdan yanıt yazayım muhtemelen açıklayıcı olur insanlara.

"Mesaj" kitabından sayfa 481.den :
"Onları çıkarın" ifadesi de, yanlış olarak " onları dövn" diye çevrilmiştir. "Daraba" kelimesi çok anlamlı bir kelime olup Kuran'da bağlamına göre farklı anlamlara gelir:Seyahet etmek, dışarı çıkmak: 2:273, 3:156, 4:101. Vurmak 2:60, 7:160, 8:12, 24.:31, 26:63, 37:93. Dövmek 8:50, 47:27. Ortaya koymak 43:58, 47:27. (Örnek) vermek 14:24-45, 16:75-76, 16:112, 18:32-45.... Sorumluluk kaldırmak 43:5 . Mahkum olmak 2:61. Kapamak, vurmak 18:11. Örtmek 24.31. Ortaya çıkarmak 13:17, 57:13. Yola çıkmak 20:77, 4:94 . Nitekim 65:1 ayeti zina durumunda kadının evi terk etmesi gerektiği istisnası ile bu anlayışımızı destekliyor.

####################################
İskender Durmaz
Ayetin anlamı ile alakalı birşey yazmadım. Zaten konumuz ayetin anlamı değil, kelimenin anlamı.  ''Yedribune'' kelimesi burada ''vurmak'' demek mi, değil mi? Kim vurursa vursun sonuçta ''vurmak fiili'' var. Bu ayeti bir siz doğru anlamışsınız sanırım diğer herkes meleklerin vurması şeklinde tercüme etmiş. Her neyse...

İkinci konu da,   ''Authorized English version'' ibaresi bizatihi Reşad Halife tarafından kullanıldı. Hatta sizin de aralarında olduğunuz 1989 yılındaki konferansta her bir kelimesinin Allah'ın kontrolünde olduğunu ve O'nun tarafından yetkilendirildiğini söylüyor.




 Burada size sorulması gereken birkaç soru var. İnşaAllah cevap verirsiniz.


1)  Allah tarafından yetkilendirildiğine madem inanmıyordunuz, orada neden itiraz etmediniz?

2) Eğer bu Allah tarafından yetkilendirilmedi ise  Reşad Halife tarihin en büyük yalancısı ve Allah'a iftira edeni oluyor (!). Siz de o ortamda buna sessiz kalarak bu yalan ve iftiraya ortak olmadınız mı ?

3) Aşağıdaki Ayetlerin konu alındığı dersi siz yaptınız. Hatta bunları açıkladınız ve onayladınız. [56:59’dan başlıyor]

God's Messenger of the Covenant
[81:15] I solemnly swear by the galaxies.
[81:16] Precisely running in their orbits.
[81:17] By the night as it falls.
[81:18] And the morn as it breathes.
[81:19] This is the utterance of an honorable messenger.*
*81:19 By adding the sura number, plus the verse number, plus the gematrical value of the name ``Rashad'' (505), plus the value of ``Khalifa'' (725), we get 1330, 19x70. This provides Quranic mathematical proof that this messenger is Rashad Khalifa.
[81:20] Authorized by the Possessor of the Throne, fully supported.
[81:21] He shall be obeyed and trusted.
[81:22] Your friend (Rashad) is not crazy.
[81:23]  He saw him at the high horizon.*
*81:23 Rashad Khalifa was summoned to the high horizon as detailed in Appendix 2.



Peki bu dersi yaparken inanmadığınız şeyleri neden söylediniz?

4) Bir elçinin Allah adına söylediği şeyleri kabul etmek O'nu putlaştırmak demek midir? Bizatihi Allah'ın ''Ona itaat edilsin ve güvenilsin [81,21]'' demesinden sonra ''Allah adına söylediği şeyleri'' (Mesela Çeviri Allah tarafından yetkilendirilmiştir...) kabul etmek onu putlaştırmak mıdır? Elçinin Allah adına getirdiği şeyler put değildir. Bununla beraber, Elçinin şahsı putlaştırılabilir. Geçmişte yapılan bu idi. Elçiyi putlaştırmak ile İtaat etmek arasındaki çizgiyi ayırt edebiliyorum.

Ve daha sorulması gereken birçok soru....

Bu sorular gelecek nesiller tarafından çok sorulacak...

Üçüncü bir konu,

''Sen sanırım onlara takılmışsın'' sözü bir insanı direk etiketlemek ve başka grup veya toplulukların günahları/hataları vasıtası ile karalamaktır. Çok etik değil. Ve hatta şaytanidir.

Ben Allah'ın izni ve inayeti ile kendi aklımla hareket edip, tüm dökümanları inceleme ve  tüm verileri yan yana koyabilme şansına sahip oldum. Submitters Perspectiveleri (1-63) okuma şansım oldu. Tüm video ve ses kayıtlarını inceleme şansım oldu. Ben sizin de takıldığınız 1985-1990 yıllarına çok takıldım diyebilirim.

Ve vardığım sonucu sizinle samimiyetle ve eğip bükmeden paylaşıyorum: Allah'ın rahmeti ve inayeti ile 1980 yılında İlahi bir müdahale ile gönderdiği asıl ve geçerli dini olan Teslimiyet'in temel esas ve kaidelerini tahrif ettiniz. Yani Allah'ı ve Elçisi'ni beğenmediniz, kendi egonuzun ve düşüncelerinizin dinini oluşturdunuz. Bu ego ve düşünce dininizi Türkiye'de  yaydınız. Bunları asla kritik düşünce, aklını kullanma, koyun olmama, putlaştırma, mukallit, mürit olma gibi süslü kelimelerle örtemezsiniz.

Açıkcası Bu gerçeği görünce üzüldüm. Ancak eninde sonunda Herşeyi Allah yapar ve yürütür. Herşey Allah'ın planı dahilinde olur.

##################################

Osman ÇELİK
Edip Yuksel Reşat'ı putlaştıranlarla yazıştığım makaleleri çevireceğim demişsiniz. İnsanların bu konuyu objektif değerlendirmeleri için öncelikle Reşat'ın makalelerini çevirmeniz gerekir. Elçinin kendisine Cebrail Melek aracılığıyla geldiğini belirttiği meselelerin üstünü örterek yapacağınız tartışma çevirileri benim gözümde sizi Don Kişot'tan öteye geçirmeyecek. Tartışmaları ortasından çekerek yapacağınız çeviriler hayali kahramanlık peşinde koştuğunuzu gösterecektir. Lütfen en baştan yapınız çevirilerinizi. Dün elçiye ne kadar itaat ettiğinizi bugün ise ne kadar itaat ettiğinizi kıyaslama fırsatı bulsun herkes.

Yorumlar