Parantez içindeki 'Reşad' isimleri ile alakalı tartışma


Selamun Aleykum,

Bu mesele ile ilgili daha fazla başını şişirmeyeceğim. Son birkaç şey belirtmek istiyorum. Parantez içi Reşad ayetleri haricinde de misak elçiyi kasteden ayetler var gözüküyor ve burada da yine hesaplamalar var. Samimi, iyi niyetli bir insan olarak ve de üzülerek söylüyorum ki elçi olarak Reşad'ın kastedildiği veya atıf olduğunun belirtildiği dipnotlardaki hesaplar gerçekten komedi gibi geliyor. Yani aklım almıyor. O hesapları hiç vermeden belirtseydi meseleyi daha rahat ederdik gibi... Sanki bir yanda bana ve sadece Kur'an diyen pek çok kişiye ışık olmuş, son derece de zeki olan Reşad; diğer yanda adeta matematikten habersiz, saçma sapan gibi gözüken çelişik hesapları sunan Reşad. İki farklı kişi gibi. Yani 19'u keşfeden bir insan nasıl alay eder gibi tutarsız hesapları delil diye önümüze koyar? Yahu zaten bir sayının 19'un katı gelme olasılığı 1/19. Benim gördüğüm en azından 3 - 4 yöntem var. Mesela gördüğüm bir Reşad ayetinde hiç hesap da yok. Sanırım Yasin suresindeydi... Dışarıdan bakınca sanki Muhammed peygamberin yerini almak isteyen biri gibi gözüküyor. Reşad'ı elçi olarak kabul ediyorum fakat bu mesele gerçekten kafama yatmıyor. Allah saçmalığa teslim olmamızı ister mi? Bu meseleyi aşamıyorum. Bütün şevkimi de kırdı. Hani hem Muhammed peygamberi hem de beni kastediyor deseydi neyse. Direkt beni deyince sanki Allah o dönemin insanlarını adeta -haşa-kandırmış gibi de oluyor. Asıl burada Allah düşüncemizde problem oluşmuyor mu?.. Bu mesele dışında Reşad ile problemim de yok. Bu ciddi gördüğüm problem dini doya doya yaşamamı da engelliyor. Evet tüm hikayede üç ihtimal var. Fakat işin içinden çıkamıyorum. Paradoks oldu.

Selam.

-------------------------------------


Aleykum Selam,

Bu mesele ile ilgili daha fazla başını şişirmeyeceğim. Son birkaç şey belirtmek istiyorum.

Ben açık (dobra ve akla ihanet etmeyen), samimiyetle ve gerçeği arama dürtüsü ile yapılan tartışmaları baş şişirme olarak değerlendirmiyorum. Seninle konuşmalarımızın da gerçeği arama amacı taşıdığını düşünüyorum.

Parantez içi Reşad ayetleri haricinde de misak elçiyi kasteden ayetler var gözüküyor ve burada da yine hesaplamalar var. Samimi, iyi niyetli bir insan olarak ve de üzülerek söylüyorum ki elçi olarak Reşad'ın kastedildiği veya atıf olduğunun belirtildiği dipnotlardaki hesaplar gerçekten komedi gibi geliyor. Yani aklım almıyor. O hesapları hiç vermeden belirtseydi meseleyi daha rahat ederdik gibi...

Reşad Halife’nin Allah’a karşı samimi olduğunun delili Kuran’da var. Bunun delilini Allah bizlere veriyor. Kuran’a samimiler dışında hiç kimse dokunamaz [56:79]. Allah en büyük mucizesini samimiyetsiz ve art niyetli birisine vermez. Kuran’a inanan herkes bunda çok kesin ve emindir.

Şimdi kendimizi Reşad Halife’nin yerine koyalım. En büyük mucize ile nimetlenmişsin. Allah’a ve ahirete olan inancın kesinlik kazanmış [74:31]. Yetkilendirilmediği halde, Allah’a yalan isnat ederek bu çeviri yetkilendirilmiştir ve her bir kelimesi Allah’tandır der miydin? Böyle olmadığı halde bunu yaparsan, o halde ne Ahiret’e ne de Allah’a inanmıyorsun demektir. Cehennem azabından hiçbir şekilde çekinmiyorsundur. Ebedi hayatı dünyevi materyaller uğruna harcıyorsundur.

Reşad ismi geçen bir yer eğer Reşad değilse, Allah’a iftiradır. Ya orası Reşad’ı kastediyordur, ya da Allah’a büyük bir iftiradır. Ortası yoktur. Başka bir ihtimalle açıklanamaz (Zannetti, varsaydı gibi…). Kuran üzerinde böyle bir oynama zannetti, varsaydı gibi basit açıklamalarla geçiştirilemez. Zannetti ise başka bir şey zannetseydi, bu zannedilecek bir şey miydi?

Benim en büyük güvencem şudur: Allah geleceği biliyor mu ve kontrol ediyor mu? 1974 tarihi, Reşad’ın doğum tarihi, ölüm tarihi ve yaşadığı gün sayısı bizlere gösteriyor ki gelecekteki herşeyi biliyor ve kontrol edebiliyor. Allah, en büyük mucizesini Kendisine iftira atacak birisine verir miydi?

Sanki bir yanda bana ve sadece Kur'an diyen pek çok kişiye ışık olmuş, son derece de zeki olan Reşad; diğer yanda adeta matematikten habersiz, saçma sapan gibi gözüken çelişik hesapları sunan Reşad. İki farklı kişi gibi. Yani 19'u keşfeden bir insan nasıl alay eder gibi tutarsız hesapları delil diye önümüze koyar? Yahu zaten bir sayının 19'un katı gelme olasılığı 1/19. Benim gördüğüm en azından 3 - 4 yöntem var. Mesela gördüğüm bir Reşad ayetinde hiç hesap da yok. Sanırım Yasin suresindeydi...

Bir ayetin kendisine işaret ettiğini gösteren, akla gelebilecek en fazla 2-3 yöntemi vardır zaten. İsminin sayısal değeri ile ya toplarsın veya ya yan yana yazarsın. Ancak, ‘’sırf bu nedenden dolayı bu ayet bana işaret ediyor’’ dediğini düşünmüyorum. Çünkü HEMEN HEMEN hepsinde Appendiks 1’,, Appendiks 2 ‘yi veya Appendiks 26’yı referans olarak gösteriyor. YaSin suresinde hesap yapmaması, ‘’Hesaptan dolayı bana işaret ediyor’’ anlayışını da bertaraf ediyor. Demek ki hesabı sadece bir işaret olarak veriyor.

Dışarıdan bakınca sanki Muhammed peygamberin yerini almak isteyen biri gibi gözüküyor. Reşad'ı elçi olarak kabul ediyorum fakat bu mesele gerçekten kafama yatmıyor. Allah saçmalığa teslim olmamızı ister mi? Bu meseleyi aşamıyorum. Bütün şevkimi de kırdı. Hani hem Muhammed peygamberi hem de beni kastediyor deseydi neyse. Direkt beni deyince sanki Allah o dönemin insanlarını adeta -haşa-kandırmış gibi de oluyor. Asıl burada Allah düşüncemizde problem oluşmuyor mu?..

Muhammed Peygamber döneminde Kuran nasıl anlaşıldı…, Muhammed Peygamber nasıl anlattı…, ‘’elçi ayetleri’’ nasıl algılandı… o zamana ait bir video veya ses kaydımız olmadığından dolayı bilemiyoruz. Ancak bizim bildiğimiz ve o zamanki insanların da bildiği iki önemli ve net ayet var.

1. [3.81]
2. [7.35]

Bu iki ayette gelecekte elçiler geleceği söyleniyor. Bu ayetlerin ağzından çıktığı kişi ve dinin bozulmadığı ilk dönemlerdeki inananlar ‘’tüm elçi kelimelerinin’’ Muhammed Peygamber’e ait olmadığını bence biliyorlardı. Bilmemeleri düşünülemez.

Bir de şöyle düşün, sana bir kitap iniyor, o Kitap’ta ‘’Muhakkak ki sen elçilerde birisin’’ deniliyor. Kitabın kendisine indirildiği kişiye böyle bir şey denilmesinin gereği var mı?
İlk muhatapların elçiyi kasteden bu ayetlerin hepsini Muhammed Peygambere yorduklarının ve öyle algıladıklarının delili yok.

Bu mesele dışında Reşad ile problemim de yok. Bu ciddi gördüğüm problem dini doya doya yaşamamı da engelliyor. Evet tüm hikayede üç ihtimal var. Fakat işin içinden çıkamıyorum. Paradoks oldu.

Allah’ın sistemi ayırt etmek üzerine… Bu çok açık görülüyor. Eğer her şey Besmele tablosu gibi olsaydı o zaman seçim ve irade olayı ortadan kalkardı. Bu kadar apaçık ve güçlü delillerden sonra Elçi olduğuna kanaat getirdiğimiz kişinin Allah adına söylediklerine karşı ‘’İşittik ve itaat ediyoruz’’ dememiz gerekir. Allah her inananın böyle demesi gerektiğini ifade ediyor.

Selam.


Reşad'ın psikolojik sorunları olma ihtimali var mı? Herhalde Allah bir deliye de 19'u nasip etmez. 19 kilit nokta yani. Başından beri hiç sahtekar olduğunu düşünmedim. Bu adam ya delidir ya da elçidir dedim en başında. Çünkü maddi beklentisi olan veya şöhret gayesi olan bir adam tevbe 128/129'u çıkartma girişiminde asla bulunmaz.

Reşad din konusunda cebinden para harcamış mı? Bilgin var mı bu konuda? Bu da önemli bir samimiyet göstergesi olur eğer harcama yaptıysa.

Biz hep sünnilere elçileri ayırmayın derdik. Onlar da iman konusunda elbette ayırmayız derlerdi. Reşad da açıkça sünniler gibi diyor. O da iman konusunda ayırmamakla beraber Ibrahim'i, Muhammed'i ve kendisini bir tarafa ayırıyor.

Şeytan hakkında God kelimesini kullanması ne kadar doğru? Edip'e mail atmıştım temel fikrine, anlatmak istediğine katılıyorum fakat God kelimesini kullanması yanlış demişti. Bana da biraz öyle geliyor. Bu konuda dediklerini inceledim ve onaylıyorum ama God kelimesinin kullanması konusunda şirkten çekiniyorum. Geçici efendi değil de neden geçici tanrı?

Önerdiğin Türkçe meal var mı? Yetkilendirilmiş çeviri haricinde hangi meali kullanıyorsun.

Bu zamana kadar verdiğin samimi cevaplar için teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. "Tanrı'nın varlığını hissetmek" videonu beğenmiştim ilk olarak. Orada bu meseleler üzerine yoğunlaştığınızı fark ettim ve o sebeple bu kadar çok soru yönelttim. Vakit ayırdığın için teşekkürler.

Selamlar.

-------------------------------------

Selamun Aleykum

Reşad'ın psikolojik sorunları olma ihtimali var mı? Herhalde Allah bir deliye de 19'u nasip etmez. 19 kilit nokta yani. Başından beri hiç sahtekar olduğunu düşünmedim. Bu adam ya delidir ya da elçidir dedim en başında. Çünkü maddi beklentisi olan veya şöhret gayesi olan bir adam tevbe 128/129'u çıkartma girişiminde asla bulunmaz.

Psikolojik sorunlarının  olup olmadığı sorusu bence güzel bir soru. Kuran boyunca görüyoruz ki, her elçinin çağdaşları elçileri deli zannetmişler. Bunun nedeni Allah tarafından kendilerine verilen çok önemli bilgiler diye düşünüyorum. Ve bu bilgiler çağdaşları tarafından tam idrak edilmediği için onların birer deli olarak algılanmalarına sebep olmuş.

‘’Şizofreni’’ hastalığını iyi bilenler Reşad Halife’nin şizofren olmadığını çok iyi tespit edebilirler. Birçok şizofreni hastası görmüş ve muayene etmiş biri olarak ve Reşad Halife’nin tüm dokümanlarını (görsel ve işitsel) incelemiş birisi olarak onun herhangi bir psikolojik probleme sahip olmadığını söyleyebilirim. Kendisi de kendisinin bir probleminin olmadığını söylüyor. Şizofreni’de iç görü (öz farkındalık) yoktur.

Reşad din konusunda cebinden para harcamış mı? Bilgin var mı bu konuda? Bu da önemli bir samimiyet göstergesi olur eğer harcama yaptıysa.

Reşad Halife Tuscon mescidini emeklilik parasıyla aldı ve onu Allah için kullandı. Hicret eden kişilere yardım etmesi de din adına samimiyetini gösterir (Edip Yüksel buna örnektir). Bildiğim bunlar. Ve dahası dinden dolayı cebine tek kuruş girmediğini çağdaşlarının yüzüne söylüyor.

Biz hep sünnilere elçileri ayırmayın derdik. Onlar da iman konusunda elbette ayırmayız derlerdi. Reşad da açıkça sünniler gibi diyor. O da iman konusunda ayırmamakla beraber Ibrahim'i, Muhammed'i ve kendisini bir tarafa ayırıyor.

Bu bir ayrım değil ki… Bunu belirtmekte bir üstünlük veya alt-üst ayrımı yoktur. Ayette de kastedilen budur. Hristiyanlar İsa’yı tüm elçilere üstün gördüler, Allah Sünnilerin de aynı hataya düşeceklerini biliyordu. Ancak ‘’İslam’’ dini açısından görevli 3 elçi var. Diğer elçiler bazı toplumlara gitmişlerdir. İslam’ın pratiklerini İbrahim, Yasa ve hüküm kitabını Muhammed, delilini de Reşad getirdi. Bu bir gerçekliktir, üstünlük gibi bir durum değildir.

Şeytan hakkında God kelimesini kullanması ne kadar doğru? Edip'e mail atmıştım temel fikrine, anlatmak istediğine katılıyorum fakat God kelimesini kullanması yanlış demişti. Bana da biraz öyle geliyor. Bu konuda dediklerini inceledim ve onaylıyorum ama God kelimesinin kullanması konusunda şirkten çekiniyorum. Geçici efendi değil de neden geçici tanrı?

Şeytan için küçük harfle ‘’god’’ kelimesi kullanılması aslında Kuran’da ve Eski Kitaplarda açık bir şekilde referansı olan bir gerçeklik. Reşad Halife’nin söylediklerini Kuran’ı dikkatlice incelediğimizde anlıyoruz. Bir zamanlar bu konuda uzunca bir yazı yazmıştım. Sanırım sana cevaben yazmıştım. Lütfen incele.
----------------------------------------------
Son olarak kafama takılan bir şey daha var. Reşad Halife'nin bir videosunda Allah'ın şeytana hitaben Alright, You want to be a GOD?. I will make you a GOD. Çevirisi: Tamam, peki. Tanrı mı olmak istiyorsun? Seni bir Tanrı yapacağım... gibi ifadeler kullandığını söylemesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir arkadaş bunun şirk olduğunu söylüyor. Ben Reşad'ın elçi olduğunu düşünüyorum fakat yine de kafama takılan noktalar var.

Merhaba,

Şeytan’ın Allah’ın yanında bir tanrı olmak istemesi, bu dünyada tanrılık iddiasını ispatlamak için tanrılık işlevi görmesinin öncelikle Kuran’da ve daha sonra geçmiş kitaplarda temelinin olup olmamasına bakmamız gerekir.

Aşağıdaki bazı ayetleri dikkatle inceleyelim:

 [14:22] Karar yayımlandıktan sonra şeytan onlara şöyle dedi: 'ALLAH size gerçeği söz verdi, ben ise size söz verdim ve sözümden caydım. Benim sizin üzerinize herhangi bir gücüm yoktu; ben sizi çağırdım, siz de bana katıldınız. Bundan dolayı beni kınamayın, yalnızca kendinizi kınayın. Ne siz beni kurtarabilirsiniz ne de ben sizi kurtarabilirim. BENİ ORTAK KOŞMANIZI zaten önce de inkar etmiştim. Zalimler için acı bir azap vardır.
[36:60] Ey ademoğulları! Size tavsiye etmedim mi ki, ŞEYTANA İBADET ETMEYİNİZ. Şüphe yok ki, o sizin için apaçık bir düşmandır.
[19:44] "Babacığım! ŞEYTANA TAPMA, çünkü şeytan Rahmân (olan Allah)a âsî oldu."
[4:117] Onlar, Allah'ı bırakırlar da, yalnız dişilere taparlar. Böylece ancak İNATÇI ŞEYTANA TAPMIŞ OLURLAR.

Yukarıdaki ayetlerde ancak bir tanrıya ait özelliklerden bahsetmektedir.

Aşağıda Tevrat’tan bir ayet, Kuran’daki bu kelimeleri desteklemektedir.

[Yeşaya 14:13] İçinden, “Göklere çıkacağım” dedin,
“Tahtımı Tanrı'nın yıldızlarından daha yükseğe koyacağım;
İlahların toplandığı dağda,
Safon'un doruğunda oturacağım.
[Yeşaya 14:13]  Bulutların üstüne çıkacak,
Kendimi Yüceler Yücesi'yle eşit kılacağım.”
Aşağıdaki ayetler İncil’den:

[Matta 4:8] Bu kez iblis, İsa'yı çok yüksek bir dağa götürdü. Yeryüzünün tüm ülkelerini ve zenginliklerini O'na göstererek,
[Matta 4:9] "Eğer yere kapanıp bana tapınırsan" dedi, "Bunların tümünü sana veririm."
[Matta 4:10] İsa, "Çekil şeytan!" diye yanıtladı." Çünkü Kitap'ta yazılmıştır: "'Tanrın Rab'be tapınacak ve yalnız O'na hizmet edeceksin.'’

[Luka 4:5-8] 5 Bu kez iblis, İsa'yı yüksek bir dağa çıkardı. Yeryüzünün tüm ülkelerini bir anda O'na göstererek, 6 "Bu yetkinin tümünü de, bu ülkelerin sanını da sana vereceğim" dedi. "Çünkü o bana verilmiştir, ben de onu her istediğime veririm. 7 Eğer önümde bana tapınırsan, bütün bunlar senin olacak." 8 İsa onu, "'Tanrın Rab'be tapınacak ve yalnız O'na ruhsal hizmet sunacaksın' diye yazılmıştır"diyerek yanıtladı.

Tüm bunlar şeytanın bir tanrı olma iddiasının olduğunu gösteriyor. Mesela bir arabayı süreceğini iddia eden birine yapılabilecek en iyi şey arabayı ona verip sürüp süremediğini görmektir. Ve bu kişiyi destekleyenleri de buna şahit tutmaktır.

Aynen bunun gibi, Mele-i Ala’daki Büyük Tartışma (38:69) yaratıkların büyük büyük büyük çoğunluğu şeytanın fikrini doğru bulmadı. Ancak çok çok çok küçük bir azınlık bunun doğru olacağını düşündü ve şeytanın tarafında yer aldı. Allah- Rahman ve Rahim, bunlar arasında kalabalığa sürüklenenleri biliyordu. O yüzden meleklerin ‘’Hepsini cehenneme at’’ teklifine karşılık ‘’Ben sizin bilmediğinizi bilirim’’ karşılığını verdi.

Nitekim bu küçük azınlığa ikinci bir şans verdi. Bu azınlığın çok çok çok büyük bir kısmı bu ikinci şanstan yararlandı. Ve bu dünyaya hayvanlar, yıldızlar, dağlar olarak geldiler (33:72).

Ve çok çok çok küçük bir azınlık kaldı geriye. Onlar egolarına yenik düştüler. Bu iddiayı sürdürdüler. Allah da onlara bu dünyada göstermek istedi. Tabiki insanların arasında da kalabalığa karışanlar vardı. Onları ayırmak için bu kadar büyük evrenler yıldızlar ve her şey yaratıldı.

Bu dünyadaki hastalıkların, savaşların, dertlerin, acıların hepsi şeytanın bir tanrı olamayacağını görüyoruz. Tüm bunların şeytandan olduğunu, Allah’ın asla kötülüğü savunmadığını yine Kuran’dan öğreniyoruz. Hastalıkların şeytandan olduğuna delil olan bir ayet:

[38:41] Kulumuz Eyyub'u da an. Bir zaman o, Rabbine şöyle nida etmişti: "Meşakkat ve acı ile bana şeytan dokundu."

İşte tüm bu gizli bilgiler Allah’ın Misak Elçisine verilmiştir. Ayrıca bu videoyu da izlemenizi tavsiye ederim.


Selamlar
-----------------------------------------

Önerdiğin Türkçe meal var mı? Yetkilendirilmiş çeviri haricinde hangi meali kullanıyorsun.

Ali Bulaç’ın mealini güzel buluyorum. Edip Yüksel’in meali de okunabilir ama asıl/ana yoldan saptırabilir. Dikkatle, sakin kafa ile ve şeytandan Allah’a sığınarak okumak gerekir. Ben genellikle acikkuran.com sitesindeki tüm mealleri karşılaştırmalı okuyorum. Yetkilendirilmiş çeviriyi de koymuşlar.

Bu zamana kadar verdiğin samimi cevaplar için teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. "Tanrı'nın varlığını hissetmek" videonu beğenmiştim ilk olarak. Orada bu meseleler üzerine yoğunlaştığınızı fark ettim ve o sebeple bu kadar çok soru yönelttim. Vakit ayırdığın için teşekkürler.

Sizden de Allah razı olsun. Gerçeği arama peşinde olan herkesle her zaman herşeyi tüm çıplaklığı ve açıklığı ile tartışırım. Bunu kendim için de yaparım. Çünkü her zaman yanılabileceğim ihtimalini asla göz ardı etmiyorum. Amaç Ahiret’e Allah’ın razı olduğu kullar kategorisinde olabilmek. Her zaman tartışabiliriz. Bu tartışmaları yayınlamayı da iznin olursa isterim ki insanların konular hakkında bir fikirleri oluşsun ve ileride de çokça tartışılacak bu konularda insanlar ne düşündüğümüzü açık ve net bilsinler. Ve bence bir tartışma kültürü de oluşsun. En derin meselelerin hakaret etmeden, tekfir etmeden tartışılabileceği fikri de oluşsun bence.

Katılmadığın noktaları söylersen bana zararın olmaz, faydan olur.

Selamlar


---------------------

NOT: Tüm bu soruların yanıtlarını içeren 43 dakikalık ses kaydı aşağıdaki linktedir:






Yorumlar